TAHUD Basın Bülteni

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI,

Ülkemizde 1985 yılında başlayan aile hekimliği uzmanlık eğitimi, günümüzde 80 üniversite anabilim dalı ve eğitim araştırma hastanesi kliniğinde, 200’ü aşkın öğretim üyesi/eğitim sorumlusu ile sürdürülmektedir. 2013 yılı itibari ile yaklaşık 2500 aile hekimliği uzmanı vardır ve bine yakın uzmanlık öğrencisi eğitimine devam etmektedir.

Uzmanlık eğitimine giriş, eğitimin süresi, bitirme aşaması, sonrasındaki zorunluluklar gibi konularda diğer tıp uzmanlık alanlarının eğitimleri ile aynı özelliklere sahip olan Aile Hekimliği tıp disiplini, tıp öğrencileri ve tüm hekimler arasında saygın bir yer edinmiştir. Ülkemizde gelişmekte olan aile hekimliği disiplini uluslararası platformlarda da oldukça etkindir.

ANCAK SON ZAMANLARDA ARKA ARKAYA YAPILAN BAZI GİRİŞİMLER, BU UZMANLIK ALANININ FİİLEN YOK EDİLMESİ ANLAMINA GELMEKTEDİR!

02.11.2011 tarihli 663 sayılı KHK’nın geçici 9. Maddesinde, 2020 yılına kadar sistemde sözleşmeli olarak çalışan aile hekimlerine Tıpta Uzmanlık Sınavına girmek ve altı yıla yayılmak suretiyle, şimdi çalışmakta oldukları aile sağlığı merkezlerinde çalışmaya devam ederken ve uzaktan eğitim yöntemleriyle uzmanlık hakkı tanınmıştır.

Böyle bir uygulama bilim dışıdır, dünyanın hiçbir yerinde örneği yoktur! Bu binlerce aile hekimliği uzmanı ve asistanının hakkını yemek ve binlerce aile hekimine baskı ve mobbing uygulamaktır.

24/11/2004 tarih ve 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu, aile hekimi görev tanımı ile çalışmaya başlayan pratisyen hekimlerin aile hekimliği yapma hakkını yasal güvence altına almıştır. Yasada öngörülen sertifikasyon eğitimlerini tamamlamak kaydıyla bu meslektaşlarımız istedikleri sürece aile hekimliği yapmaya hak kazanmışlardır. Aile hekimi olarak çalışmaya devam edebilmeleri için ayrıca aile hekimliği uzmanı olmak zorunda değillerdir. Sağlık Bakanlığı aile hekimlerini uzman olmaya zorlamaktan vazgeçmeli ve aile hekimliği yapmayı sürdürmeleri konusundaki kaygılarını giderecek net açıklamalar yapmalıdır.

Dolayısıyla uygulanmak istenen yarı zamanlı uzaktan uzmanlık yolu, aile hekimliği yapmayı sürdürme güvencesini hisseden aile hekimlerinin istediği bir alternatif değildir. Birinci basamak sağlık sisteminde aile hekimliği uygulamasının ihtiyaç duyduğu yeni aile hekimliği uzmanlarını yetiştirmek için böylesi bir yola gerek yoktur. Derneğimiz (TAHUD), var olan olanaklarla ve mevcut uzmanlık eğitim programı ve koşulları çerçevesinde her yıl ihtiyaç duyulan sayıda yeni aile hekimliği uzmanı yetiştirilmesi ile ilgili bir proje hazırlamış ve bunu Sağlık Bakanlığı’na birkaç kez sunmuştur. Ancak bugüne kadar olumlu ya da olumsuz bir yanıt alınamamıştır.

663 Sayılı Kararnameye paralel olarak Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’ taslağında “Sözleşmeli aile hekimi olarak çalışanların uzmanlık eğitimi” başlığı altında yer alan geçici 5. maddede, sözleşmeli olarak çalışan aile hekimleri için aynı alanda farklı bir uzmanlık süreci tanımlanacağının altı çizilmekte ve “11.04.2011 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı ve İcrasına dair Kanunun geçici 9 uncu maddesi hükümlerine göre icra edilen aile hekimliği uzmanlık eğitimine giriş, eğitimin şekli, müfredat ve rotasyonların uygulama esasları Tıpta Uzmanlık Kurulunca belirlenir” denmektedir.

Halbuki 2010 yılında Tıpta Uzmanlık Kurulu kararı ile aile hekimliği uzmanlık eğitimi içeriği ve rotasyon süreleri tıpkı diğer uzmanlık alanlarında olduğu gibi zaten tanımlanmış bulunmaktadır. Kabul ettirilmeye çalışılan bu madde ile aynı alanda iki farklı uzman hekim yetiştirme yolu açılmaktadır. Böylesi değersizleştirilmiş bir eğitim almayı hiçbir birinci basamak hekimi hak etmemiştir. Bu yolun hayata geçmesi yalnızca aile hekimliği disiplini açısından değil tüm uzmanlık alanları açısından bir tehdittir.  Bugün aile hekimliği eğitimi için önerilen çifte standart ve eğitimin özelliklerinin diğer uzmanlık alanlarından farklılaştırılması, ileride diğer disiplinler için de uygulanabilecektir. 

Bu yaklaşımın bir başka yorumu da, aile hekimliği uzmanlık eğitiminin koşullar ve içerik olarak aslından koparılarak bir mezuniyet sonrası hizmet içi eğitim niteliğindeki yerinden uzmanlık eğitimine uydurulması şeklinde olabilir.  Böylece belki de dünyada ilk kez “Sağlık Bakanlığı’nın ihtiyaçlarına göre bir uzmanlık” geliştirilmiş olacaktır.

Öte yandan yeni olarak 02.10.2013 tarihinde, Sağlık Bakanı Sayın Dr. Mehmet Müezzinoğlu, aile hekimlerine uzaktan eğitimle uzmanlık eğitimi imkanı ve mecburi hizmetten de muafiyet hakkı verileceğini ilan etmiştir.

“Müjde” olarak verilen bu haberde,  Sayın Bakan açıklamasına, UZAKTAN EĞİTİM VE SÖZLEŞMELİ AİLE HEKİMLERİNİN BUNA ÇEKİNGEN OLMAMALARI İÇİN MECBURİ HİZMETTEN MUAF OLMAK kolaylığının sağlanacağını eklemiştir. Ülkemizdeki şekliyle tüm hekimlere, eğitimlerinin her aşamasında – tıp fakültesinden mezun olduklarında, bir dalda uzmanlık eğitimi yaptıklarında ve sonrasında bir bilim dalında yan dal uzmanlık eğitimi yaptıklarında – yapılan zorunlu devlet hizmeti yükümlülüğü uygulaması çağ dışı bir uygulamadır. Bu uygulama tüm hekimler için kaldırılmalıdır. Ancak tüm diğer hekimlere ve mevcut uzmanlık eğitimi programıyla aile hekimliği uzmanı olanlara mecburi hizmet devam ederken, yarı zamanlı uzaktan uzmanlık yoluyla aile hekimliği uzmanı olacakların bu hizmetten muaf tutulması vicdanları yaralayacaktır. Tüm hekimler arasında haksızlık, eşitsizlik ve ayrımcılığa uğrama hissi yaratacaktır. Aynı ortamda çalışan hekimler arasında huzursuzluklara yol açacaktır.

Aile hekimlerinin çekinceleri mecburi hizmet değil, iş güvenceleridir. Aile hekimliğini layıkıyla yapabilmelerinin önündeki aile hekimliği ile ilgisi olmayan iş yükü engelleridir. Onları inisiyatif koyan, hastanın durumuna göre bireysel kararlar verebilen hekimler olmak yerine, birer teknisyen haline dönüştürmekte olan, mesleklerini icra etmekte oldukları ortam ve bu ortamı hazırlayan sağlık yönetimi anlayışıdır.

SONUÇ OLARAK;

1- Uzmanlık eğitimine giriş, eğitimin içeriği ve koşulları bir ülkede standardize ve ilgili disiplinin akademisyenlerinin fikir birliği ile olmak durumundadır. Aile Hekimliği Akademisyenleri olarak bizlerin bu konuda sağlık yöneticileriyle bir fikir birliği ve işbirliğimiz bulunmamaktadır.

2- Ülkemizin ve halkımızın gereksinimleri hükümetler kadar biz akademisyenlerin de sorunudur.  Akılcı, hakkaniyetli ve standartlara uygun çözüm önerilerimiz Sağlık Bakanlığı tarafından dikkate alınmamaktadır.

3- Anayasa ve yasalar karşısında tüm yurttaşların eşitlik hakkı vardır.

4- Yapılmak istenen, sorunların çözümü yerine sorunlara yenilerinin eklenmesidir. Mevcut uluslararası uygunluğu kabul edilen bir uzmanlık eğitimi yerine “aile hekimlerine uzaktan eğitimle uzmanlık eğitimi imkanı ve mecburi hizmetten de muafiyet hakkı verildiği” takdirde aynı uzmanlık alanı için iki farklı yasal statü ortaya çıkacaktır. Bu durum hekimler arasında bir haksızlık, eşitsizlik ve ayrımcılığa uğrama hissi yaratacaktır.

Bu haksızlığı ve zulmü büyümeden engellemek, çözümü adalette, hakta ve eşitlikte arayanların önceliği olmalıdır.

Aile hekimliği eğitimini uluslararası değerlerin dışına çıkaracak niteliksiz eğitimlere karşıyız! Birinci basamaktaki sorunların çözümü gerçek aile hekimliği uygulamasının önünü açmaktan geçmektedir. Aile hekimliğini geliştirmenin yolu, tüm diğer tıp uzmanlık alanlarıyla aynı statüde gerçekleştirilmekte olan mevcut uzmanlık eğitimimizden geçmektedir.

DİSİPLİNİME, UZMANLIĞIMA, EĞİTİMİME DOKUNMA!

TÜRKİYE AİLE HEKİMLERİ UZMANLIK DERNEĞİ

Ziaur Rahman Cad. No:7/10, 06650, Çankaya – ANKARA

Tel & Faks: 0312 222 99 30

tahud@tahud.org.tr

www.tahud.org.tr

This article was published under the category Dernekten Haberler on 09/10/2013 00:00.