Sahiden Herşey Bizim Yüzümüzden mi?

16-17 Ocak 2010 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen Diyabet 2020 projesi kapsamındaki çalıştaya uzmanlık derneğim Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği (TAHUD) adına katılmıştım. Diyabet 2020 projesi diyabetle mücadele konusunda ülkemizde gelecek 10 yıl için bir vizyon ve eylem planı oluşturmaya çalışan , benim ve uzmanlık derneğimin de oldukça önemsediği bir proje.
Bu çalıştayda yapılan bazı konuşmalarda diyabet tedavisinde maliyet etkin bir yaklaşım konusunda da görüşler dile getirilmişti. Ülkemizde daha ucuz alternatifleri olduğu halde analog insülinlerin ve glitazon grubu ilaçların ülkemizin ilaç giderlerinde hakettiğinden çok daha fazla bir yer tutuğu ve bunun önüne geçebilmek için bazı önlemlerin alınması gerektiği de dile getirilmişti.
Açıkçası bu benim kendi hekimlik pratiğimde de gözlemlediğim ve rahatsız olduğum bir gerçekti. Bazen bir ülkenin hekimleri ve ödemeden sorumlu kurumları elele verip kendi ülkelerinin çıkarları yönünde maliyet etkinliği arttırabilecek bazı düzenlemeler yapabilirler.
25 Mart gününde açıklanan ve 1 Nisan 2010 tarihinde uygulaması başlatılacak SUT ile ilgili ön taslaklar açıklandığında analog insülinlerin ve glitazon grubu ilaçların reçeteleme yetkisinin sadece endokronoji uzmanlarına bırakılmış olduğunu gördüğümde, açıkçası kendi uzmanlık alanıma getirilmiş bu kısıtlama beni üzmüş ama yine de sanırım bu karar ülkemizde analog insülinlerin biraz önünü kesmek ve hekimleri daha ucuz ve onlar kadar etkili diğer alternatiflere yönlendirmek amacıyla alınıyor diye düşünmüş ve ülkemiz için bir faydası olacaksa biz de aile hekimliği uzmanlık alanı olarak bunu sinemize çekeriz diye düşünmüştüm.
Ancak 25 Mart 2010 tarihinde duyurulan SUT ile karşılaştığım gerçeklik beni şaşırttı. Yeni SUT’ta endokronoloji,dahiliye ve kardiyoloji uzmanlıklarının analog insülinler ve glitazon grubu ilaçları reçeteleme yetkileri korunurken diğer tüm uzmanlık alanlarının ellerinden bu yetkilerin alınması anlamına gelmektedir. Çünkü ülkemizde yukarıda sözü edilen uzmanlık alanları dışında aktif olarak diyabet tedavisinde rol alan en önemli uzmanlık alanı Aile Hekimliği uzmanlığıdır..
 
Buradan şöyle bir sonuç mu çıkarmalıyız: Ülkemizde maliyet etkin olmayan analog insulin ve glitazon grubu ilaçların ülkemizin ilaç pazarında önemli yer etmesinin nedeni aile hekimliği uzmanlarıdır? Ya da şöyle mi düşünelim: Aile hekimliği uzmanları aldıkları mesleki eğitim nedeniyle diyabet tedavisinde bu ilaçları kullanabilecek nosyona sahip değillerdir.
Ama ülkemizdeki pratik pek bunu söylemiyor bizlere. Örneğin bu konulara meraklı bir kişinin şöyle İstanbul’daki önemli eğitim ve araştırma hastanelerinin diyabet polikliniklerini bir gezmesini isterim. Kartal’da, Haydarpaşa’da, Haseki Eğitim ve araştırma hastanelerinde diyabet polikiliniklerinde yıllarca buralarda vefa ve cefayla çalışan aile hekimliği uzmanlarını bulacaklardır. Eğer aile hekimliği uzmanları diyabet konusunda yeterli nosyondan yoksunlarsa acaba yıllarca bu poliklinikleri nasıl yürütmüşlerdir? Bugüne kadar aile hekimliği uzmanlarıyla ilgili diyabet konusunda açılmış bir malpraktis davası bilinmemektedir.
 
Ülkemiz sahiden ilginç. Bambaşka bir amaçla, analog insülinlerin ve glitazon grubu ilaçların ülkemizde elde ettikleri abartılı pazar payı ile ilgili başlayan bir tartışma, dönüp dolaşmış ve kabak aile hekimliği uzmanlarının başına patlatılarak sonlandırılmıştır.
Sorun değil, biz aile hekimliği uzmanları  bu ülkede o ‘doğru’ olduğu düşünülen şekilde diyabet tedavisi düzenlemek zorunda bırakılacağız. Olsun bu da birşeydir. En azından şu konuda en şanslı uzmanlık alanı olacağız. Ülkemizdeki maliyet etkin bir diyabet tedavisi konusunda bu ülkenin en ‘aklanmış’ uzmanlık alanı olacağız. ‘Aile hekimleri yüzünden’ aldatmacasından bu ülke kurtulmuş olacak.
 
Ama acaba 6 ay sonra analog insulin ve glitazon grubunun tüketiminde pek bir değişiklik olmadığı anlaşılırsa, acaba o zaman ne olacak? Acaba şimdi kafasını kuma gömüp, olan bitenin tüm sorumluluğunu sesi pek çıkmadığı için aile hekimliği uzmanlık alanının üstüne yıkıp kendini temize çıkaranlar, o zaman küçük bir ‘özür’ sunacaklar mı bize?
Hadi ondan da geçtik, pek çok endokronoji profesörümüzün haritada yerini bile bulamayacağı, hiçbir uzmanlık alanının olmadığı küçük ilçe hastanelerinde, oradaki hastaların tedavisinin idamesi için ‘joker uzman’ olarak gönderilmiş ilçenin tek uzman hekimi olan bir aile hekimliği uzmanı, hastasının tedavisini değiştirmek durumunda kaldığını söylediğinde ne olacak acaba?
SGK oraya her hafta bir endokronoji veya dahiliye uzmanı mı gönderecek? Çok merak ediyorum.
Merakla bekliyorum gelişmeleri. Göreceğiz bakalım bu ülkedeki maliyet etkin yoldan çıkmamızın nedeni aile hekimliği uzmanları mı? Yoksa başkaları mı?
 
Saygılarımla,
 
Uz.Dr. Rıdvan Şahin
Aile Hekimliği Uzmanı
This article was published under the category Uzm. Dr. Rıdvan Şahin on 06/06/2016 13:00.