Biz mitingdeyken…

İstanbul Tabip Odası, Eczacılar Odası, Diş Hekimleri Odası, Veteriner Hekimler Odası ile Sağlık Emekçileri Sendikası ve Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası’nın çağrısıyla 18 Ekim 2009 tarihinde Kadıköy’de “Masal Bitti, Gerçeklerle Yüzleşme Vakti Geldi” ana temasıyla binlerce kişinin katıldığı bir miting düzenlendi.
 
.RS_haber_miting
 
Cep telefonuma çeşitli zamanlarda İstanbul Tabip Odası tarafından pek çok organizasyonla ile çağrı mesajı gelirdi. Pek çok şeyi bahane eder pek katılmazdım bu toplantılara. Ama nedense bu mitingle ilgili mesaj geldiğinde “evet canım artık bu işleri bir şekilde protesto etmek gerekiyor” diye geçmişti içimden. Pek çok sağlık çalışanı gibi benim de “canıma tak” etmişti son yıllarda sağlık alanında yaşananlar.
 
Bu duygularla, yağmurlu havaya aldırmadan Türk Tabipler Birliği’nin kortejinin buluşacağı yere ulaştım. Buluşma noktasına ulaştığımda benim gibi, olan biten artık canına tak etmiş başka pek çok kişinin olduğunu gördüm. Karşılaştığım Serap ve Pemra da daha ben hiç ağzımı açmadan “Artık sessiz kalmak istemedim. Bir şekilde sesimizi duyurmalıyız” diye girdiler konuya. Sahiden TTB mitinglerine katılan alışıldık kadronun dışında, yıllardır mitinge gitmemiş pek çok hekim o gün yağmurlu havaya rağmen oraya gelmişti. Serap kendisine bir pankart bile kapmıştı: “Mesleki Bağımsızlık Güvenli Çalışma”
 
Buluşma noktasında pek çok eski hekim arkadaşımla yeniden karşılaştım. Orta yaşa gelmiş, çoluk çombalak sahibi olmuş bizim gibilerin karşılaşmaları da ilginç oluyor. Önce birini gözünüz ısırıyor, ancak dakikalar sonra onun kim olduğunu çıkarıyorsunuz. İlk laf da şu: “Amma da tombullaşmısın yahu…”
 
Ama yine de insan o İstanbul şarkısını duyunca, yıllar öncesinden zihnimizin bir kenarında kalmış “haramilerin saltanatını kıracağız, bekle bizi İstanbul” dizelerini işitince kendini gençlik günlerindeki heyecanın içinde buluveriyor birden. “Sağlık Haktır Satılamaz” sloganını kalabalıkla birlikte bağırırken sesimin titrediğini, içimin kabardığını hissetmiştim.
 
Derken kortej oluşturuldu. Ben, Serap ve Pemra, üçlü bir AHU grubu yaptık. Biraz ileride Haydarpaşa yönünden Kadıköy’e doğru yürüyen eczacıların kortejiyle birleşti kortejimiz. Belli ki olan bitenler eczacıların canına iyice tak etmişti. Oldukça kalabalık, şenlikli ve renkli bir kortej oluşturmuştu eczacılar. Palyaçolar, ilaç kutusu şeklinde çeşitli protesto malzemeleri, hepsinde birer düdük… Son yıllarda ülkemizde sağlık alanında yaşananlar, ülkemizdeki eczacıların protesto geleneğini sahiden geliştirmişti.
 
Rıhtım Caddesi’nde sahiden görülmeye değer bir kalabalık oluşmuştu. Kadıköy Rıhtımı, “Sağlıkta Masal Bitti”, “Sağlığımızdan, Emeğimizden Vazgeçmeyeceğiz”, “Hastaneler İşletme, Çalışanlar Ücretli Köle Değildir”, “Vatandaşın Cebinden, Hekimin Emeğinden Tasarruf Edilemez” sloganlarıyla çınlıyordu.
 
Böyle bir ortamda insan kendini heyecana kaptırmadan edemiyor. Aramızda hep aynı şeyi konuşuyorduk: “Bu son zamanlardaki en kalabalık mitinglerden birisi. Mutlaka bir ses getirecektir.”
 
O gece bu duyguların verdiği huzurla, orta yaşlı bir baba olarak yatağımda uyudum. Ertesi gün ilk işim heyecanla gazeteleri alıp karıştırmak oldu. Gerçeklerin suratıma vurulduğu bir andı bu. Ne yazık ki ulusal medya bu mitingi nedense hiç görmemişti. Hatta Hürriyet Gazetesi, iç sayfalara küçük bir haber olarak bile yazmamıştı bu mitingi.
 
Herkesin demokratik açılımlardan konuştuğu bu günlerde medya, bu mitinge “susturulmuş” gözlerle tanık olmayı tercih etmişti. Anladım ki, orta yaşlı tombullaşmış bir hekimin bir Pazar günü keyfini bırakıp mitinge gitmesiyle hemen değişmeyecek her şey.
 
Ülkemiz halkının sahiden sağlıkta masalın bittiğine inandığı gün olacak bu değişim...
This article was published under the category Uzm. Dr. Rıdvan Şahin on 06/06/2016 13:00.