663 SAYILI KHK’NİN 58. MADDESİ İLE 1219 SAYILI YASAYA EKLENEN GEÇİCİ 9. MADDESİNİN İPTALİ İSTEMİ VE ANAYASA MAHKEMESİNİN RED KARARI
02.11.2011 tarih ve 28103 sayılı Resmi Gazete’de 663 sayılı Sağlık Bakanlığı Ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu KHK’nin 58. Maddesinin 8. fıkrasının b bendiyle 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarz-ı İcrasına Dair Kanuna Geçici Madde 9 eklenmiştir. Bu düzenleme şöyleydi: 
Geçici Madde 9- (Ek: 11/10/2011-KHK-663/58 md.)
1/1/2020 tarihine kadar, 24/11/2004 tarihli ve 5258 sayılı Kanun hükümlerine göre sözleşmeli aile hekimi olarak çalışmakta olanlar, tıpta uzmanlık sınavı sonuçlarına göre, merkezi yerleştirmeye tabi olmaksızın, Tıpta Uzmanlık Kurulunca belirlenen esaslar çerçevesinde aile hekimliği uzmanlık eğitimi yapabilir. Bu eğitim uzaktan ve/veya kısmî zamanlı eğitim metotları da uygulanmak suretiyle yapılabilir ve en az altı yılda tamamlanır. Eğitim süresince aile hekimliği sözleşmesi devam eder. Uzmanlık eğitimi ile beraber aile hekimliği hizmetlerinin yürütülmesine, ilgililere ve eğitim sorumlularına ödenecek ücretlere ilişkin usûl ve esasları 5258 sayılı Kanunun 8 inci maddesine göre hazırlanan yönetmeliklerle belirlenir.
Bu maddeye göre yapılacak aile hekimliği uzmanlık eğitiminde çekirdek eğitim müfredatının ve rotasyonların uygulanması ve eğitimin şekli ile sair hususlar Tıpta Uzmanlık Kurulunca belirlenir.
663 sayılı KHK’nin diğer düzenlemeleri ile bu maddenin de iptali için Ana Muhalefet Partisi tarafından bu düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiası Anayasa Mahkemesi nezdinde Anayasa’nın 150. Maddesi kapsamında 2011/150 E sayılı dosyası ile iptal davası açılmıştır. 
Anayasa Mahkemesi’nce 2011/150 E sayılı dosyasının 14 Şubat 2013 tarihinde yapılan görüşmesinde 1219 sayılı yasaya Geçici Madde 9 olarak eklenen düzenlenmenin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve bu maddeye ilişkin iptal isteminin reddine karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı Resmi Gazete’de yayınlanmamıştır. 
DEĞERLENDİRME: 
Anayasa’nın 150. Maddesine göre, Kanunların, kanun hükmündeki kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün veya bunların belirli madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açılabilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucunda talebin reddine veya iptaline karar verilmektedir. 
Anayasa’nın 153. Maddesine göre Anayasa Mahkemesi’nin kararları kesindir. Diğer bir deyişle Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına karşı itiraz, temyiz, karar düzeltme gibi herhangi bir kanun yolu öngörülmemiştir. Buna göre 1219 sayılı yasaya eklenen Geçici 9. maddenin Anayasa aykırı olduğuna ilişkin verilen red kararına karşı hukuki yol tükenmiştir. 
Bununla birlikte Anayasa’nın 152. Maddesi gereğince bu madde ile ilgili olarak, Mahkemenin gerekçeli kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından sonra Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla 10 yıl geçmeden Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması da mümkün değildir. 
Anayasa’nın 152. Maddesi ise şöyle düzenlenmiştir. 
7. Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi
Madde 152 – Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır. 
Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır. 
Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.
Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmi Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz.
İlgili düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunulabilir mi?
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı Anayasa’nın 148. Maddesinin 3. fıkrasında şöyle düzenlenmiştir. 
(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/18 md.) Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı bireylere tanınmış bir haktır. Bu hakkı sadece kişinin kendisi kullanabilir. Bu başvuru temel hak ve özgürlükleri kamunun bir işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edilenlerin olağan kanun yollarını tükettikten sonra kullanabilecekleri istisnai bir yoldur. 
Başvurunun konusu kamu gücünün olumlu bir eylem veya işlemi olabileceği gibi yapılması gereken bir işlem veya eylemin yapılmamasına bağlı olumsuz bir işlemde olabilir. 
Başvurunun kapsamında ise kişinin Anayasa’da yer alan temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin ihlali vardır. Bu haklara örnek: yaşam hakkı, işkence ve eziyet yasağı, zorla çalıştırma yasağı, kişi hürriyeti ve güvenliği, hak arama hürriyeti, suç ve cezaların kanuniliği, özel hayata, aile hayatına, konut ve haberleşmeye saygı, düşünce, din ve vicdan hürriyeti, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti, toplantı ve örgütlenme hürriyeti, mülkiyet hakkı 
Düzenleme ve Anayasa’nın diğer hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, genel düzenleyici işlem kapsamında olan yasama işlemlerine (Kanun, KHK, İçtüzük) ile idari düzenleyici işlemlere (yönetmelik, yönerge, genelge) karşı bireysel başvuru yoluyla iptal davası açılabilmesi mümkün değildir. 
Bununla birlikte 03.04.2011 tarih ve 27894 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. Maddesinin 3. fıkrasında yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemlerin bireysel başvuru kapsamında olamayacağı şöyle düzenlenmiştir. 
Bireysel başvuru hakkı
MADDE 45- (1) Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. 
(2) İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir. 
(3) Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz.
Sonuç: Yukarıda belirtildiği üzere, 1219 sayılı yasaya eklenen Geçici 9. madde ile ilgili olarak 10 yıl geçmeden Anayasa Mahkemesi’ne tekrar başvurulabilmesi hukuken mümkün değildir. Aynı madde yasama işlemi kapsamında olduğundan bireysel başvuru yoluyla iptal davasına da konu edilemeyecektir. Ancak bu maddenin uygulanmasına bağlı olarak, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını kullanabilecekleri değerlendirilmektedir. 25.02.2013
Saygılarımızla.
Av. Abdullah HIZAL 
TAHUD Hukuk Müşaviri

Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru

663 SAYILI KHK’NİN 58. MADDESİ İLE 1219 SAYILI YASAYA EKLENEN GEÇİCİ 9. MADDESİNİN İPTALİ İSTEMİ VE ANAYASA MAHKEMESİNİN RED KARARI

02.11.2011 tarih ve 28103 sayılı Resmi Gazete’de 663 sayılı Sağlık Bakanlığı Ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu KHK’nin 58. Maddesinin 8. fıkrasının b bendiyle 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarz-ı İcrasına Dair Kanuna Geçici Madde 9 eklenmiştir. Bu düzenleme şöyleydi: 

Geçici Madde 9- (Ek: 11/10/2011-KHK-663/58 md.)

1/1/2020 tarihine kadar, 24/11/2004 tarihli ve 5258 sayılı Kanun hükümlerine göre sözleşmeli aile hekimi olarak çalışmakta olanlar, tıpta uzmanlık sınavı sonuçlarına göre, merkezi yerleştirmeye tabi olmaksızın, Tıpta Uzmanlık Kurulunca belirlenen esaslar çerçevesinde aile hekimliği uzmanlık eğitimi yapabilir. Bu eğitim uzaktan ve/veya kısmî zamanlı eğitim metotları da uygulanmak suretiyle yapılabilir ve en az altı yılda tamamlanır. Eğitim süresince aile hekimliği sözleşmesi devam eder. Uzmanlık eğitimi ile beraber aile hekimliği hizmetlerinin yürütülmesine, ilgililere ve eğitim sorumlularına ödenecek ücretlere ilişkin usûl ve esasları 5258 sayılı Kanunun 8 inci maddesine göre hazırlanan yönetmeliklerle belirlenir.

Bu maddeye göre yapılacak aile hekimliği uzmanlık eğitiminde çekirdek eğitim müfredatının ve rotasyonların uygulanması ve eğitimin şekli ile sair hususlar Tıpta Uzmanlık Kurulunca belirlenir.

663 sayılı KHK’nin diğer düzenlemeleri ile bu maddenin de iptali için Ana Muhalefet Partisi tarafından bu düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiası Anayasa Mahkemesi nezdinde Anayasa’nın 150. Maddesi kapsamında 2011/150 E sayılı dosyası ile iptal davası açılmıştır. 

Anayasa Mahkemesi’nce 2011/150 E sayılı dosyasının 14 Şubat 2013 tarihinde yapılan görüşmesinde 1219 sayılı yasaya Geçici Madde 9 olarak eklenen düzenlenmenin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve bu maddeye ilişkin iptal isteminin reddine karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı Resmi Gazete’de yayınlanmamıştır. 

DEĞERLENDİRME: 

Anayasa’nın 150. Maddesine göre, Kanunların, kanun hükmündeki kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün veya bunların belirli madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açılabilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucunda talebin reddine veya iptaline karar verilmektedir. 

Anayasa’nın 153. Maddesine göre Anayasa Mahkemesi’nin kararları kesindir. Diğer bir deyişle Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına karşı itiraz, temyiz, karar düzeltme gibi herhangi bir kanun yolu öngörülmemiştir. Buna göre 1219 sayılı yasaya eklenen Geçici 9. maddenin Anayasa aykırı olduğuna ilişkin verilen red kararına karşı hukuki yol tükenmiştir. 

Bununla birlikte Anayasa’nın 152. Maddesi gereğince bu madde ile ilgili olarak, Mahkemenin gerekçeli kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından sonra Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla 10 yıl geçmeden Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması da mümkün değildir. 

Anayasa’nın 152. Maddesi ise şöyle düzenlenmiştir. 

 

7. Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi

Madde 152 – Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır. 

Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır. 

Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.

Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmi Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz.

 

İlgili düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunulabilir mi?

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı Anayasa’nın 148. Maddesinin 3. fıkrasında şöyle düzenlenmiştir. 

(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/18 md.) Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı bireylere tanınmış bir haktır. Bu hakkı sadece kişinin kendisi kullanabilir. Bu başvuru temel hak ve özgürlükleri kamunun bir işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edilenlerin olağan kanun yollarını tükettikten sonra kullanabilecekleri istisnai bir yoldur. 

Başvurunun konusu kamu gücünün olumlu bir eylem veya işlemi olabileceği gibi yapılması gereken bir işlem veya eylemin yapılmamasına bağlı olumsuz bir işlemde olabilir. 

Başvurunun kapsamında ise kişinin Anayasa’da yer alan temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin ihlali vardır. Bu haklara örnek: yaşam hakkı, işkence ve eziyet yasağı, zorla çalıştırma yasağı, kişi hürriyeti ve güvenliği, hak arama hürriyeti, suç ve cezaların kanuniliği, özel hayata, aile hayatına, konut ve haberleşmeye saygı, düşünce, din ve vicdan hürriyeti, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti, toplantı ve örgütlenme hürriyeti, mülkiyet hakkı 

Düzenleme ve Anayasa’nın diğer hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, genel düzenleyici işlem kapsamında olan yasama işlemlerine (Kanun, KHK, İçtüzük) ile idari düzenleyici işlemlere (yönetmelik, yönerge, genelge) karşı bireysel başvuru yoluyla iptal davası açılabilmesi mümkün değildir. 

Bununla birlikte 03.04.2011 tarih ve 27894 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. Maddesinin 3. fıkrasında yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemlerin bireysel başvuru kapsamında olamayacağı şöyle düzenlenmiştir. 

Bireysel başvuru hakkı

MADDE 45- (1) Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. 

(2) İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir. 

(3) Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz.

Sonuç: Yukarıda belirtildiği üzere, 1219 sayılı yasaya eklenen Geçici 9. madde ile ilgili olarak 10 yıl geçmeden Anayasa Mahkemesi’ne tekrar başvurulabilmesi hukuken mümkün değildir. Aynı madde yasama işlemi kapsamında olduğundan bireysel başvuru yoluyla iptal davasına da konu edilemeyecektir. Ancak bu maddenin uygulanmasına bağlı olarak, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını kullanabilecekleri değerlendirilmektedir. 25.02.2013

Saygılarımızla.

Av. Abdullah HIZAL 

TAHUD Hukuk Müşaviri

This article was published under the category Hukuk Duyuruları on 06/03/2013 00:00.