Derneğimiz 30. yaşını kutluyor!

22 Haziran 1990 günü Ankara’da bir avuç Aile Hekimliği Asistanı tarafından kurulan Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği, geçen 30 yıl süresince çok önemli ve değerli olaylara imza atarak sürekli gelişim gösteren bir çizgi izledi. Bu süreç içinde yer alan, her bir kilometre taşının konmasına yardımcı olan tüm meslektaşlarımıza saygılarımızı sunuyoruz. Aşağıda TAHUD geçmiş dönem başkanlarının bu özel günle ilgili mesajlarını bulabilirsiniz.

Bu önemli günü üyelerimizin huzurunda Kurucu Üyelerimiz ile birlikte kutlamak istiyoruz. 22 Haziran 2020 Pazartesi günü saat 21:30’da onların ağzından derneğimizin kuruluş hikayelerini, atlattığı badireleri, yaşanan acı-tatlı olayları dinlemek için Zoom aracılığı ile bir araya geliyoruz.

Kendimizi geleceğe daha iyi hazırlamak amacıyla geçmişimizi daha iyi öğrenmek için hepinizi bu özel kutlamaya davet ediyoruz.

Saygılarımızla

TAHUD Merkez Yönetim Kurulu

 

TAHUD 30. yıl kutlama toplantısını izlemek için bu linki tıklayabilirsiniz.

 

"Otuz yıl… dile kolay. Aynı hastane içinde birbirimizi hiç tanımadığımız, tanışmak için tek tek servisleri dolaştığımız günler. Sonra diğer hastaneler ve hatta diğer illerdeki aile hekimliği asistanları. Biz de hasta takip etmek istiyoruz talebimize “deli mi bunlar?” bakışları. Amerika’dan gelen tanıtım broşürlerinden yanıt aradığımız “aile hekimliği nedir?” sorusu. Ankara Tabip Odasının bekleme salonunda yaptığımız tanışma toplantıları. “Yahu dernek kurup da başımıza iş açmayalım” diyen arkadaşlara rağmen babamın daktilosunda günlerce uğraşarak yazdığım 23 sayfa dernek tüzüğü. Derneğe üye kayıt ve karar defteri almak için aramızda topladığımız 10’ar lira; halen kullanılan dernek mührünü alabilmek için Füsun’un (Ersoy) hamile haliyle tiyatro bileti satması; annemin günü olduğu için bizim evde değil de çok sevgili bir dostumuzun (Sedef Kaynarkan) evinde yapılan ilk genel kurulumuz; karşılıksız çek vermek suçundan son anda Sevgili Zerrin’in (Başer) bulduğu sponsor sayesinde kurtulduğumuz ilk kongremiz; aile hekimliği anabilim dalları kapatılıyor telefonunu alınca Bolu’dan geri döndüğüm yaz tatilim…  Şimdi bunların hepsi hoş bir anı oldu ama varsın olsun ne çıkar. Ben şimdi anılarıma geleceğe umutla bakan ışıl ışıl gözler; bizlerin yaktığı meşaleyi kavrayıp, doğru yoldan ayrılmadan ileri götürecek genç beyinler ekliyorum. Biliyorum ki bu beyinler işlerine gelsin ya da gelmesin her zaman doğruluk, dürüstlük ve bilimselliğin yanında olurlar. Çünkü bilirler ki aile hekimliğinin geleceği ancak bu şekilde sapsağlam kalır."

Prof. Dr. Süleyman Görpelioğlu

 

Aile Hekimliği Yolculuğum,
Neler oldu neler:) Aile Hekimliği geçmişe dair çok büyük çabalar var, ben sadece aklımdakileri spot olarak yazayım; o kadar yıl o kadar anı..
Numune Hastanesi 1990 macera baslar, Füsun Ruhi, Süleyman Görpelioğlu başhekim kapısında ellerinde dilekçe bekliyorlar, ben de evrak götürüyorum imzalatmaya, bir birliktelik yaratalım destekleyelim, TTB'ye gidelim, dernek kuralım konuşması orada başhekim kapısından şekilleniyor. Abilere gidildi, TTB Başkanı, ondan sonraki tüm başkanların da tekrarladığı gibi bir laf etti. Başkan Selim Ölçer, bakın çocuklar bunlar hayal kapatın dernek konusunu bizim kolumuz olun dedi. Terk ettik orayı. Kötü bir tecrübeydi bizler için. Ama benim için güzel bir başlangıçtı. O toplantıya gelen kurucu olacak aile hekimleri arasında, sonradan Avrupa Başkanlığı’na kadar süren, acı ve tatlı tüm aşamaları şahit olan eşim Handan Özmumcu'yu gördüm. Dernek kuruluyor, 001 Süleyman, 002 ben... Üye kayıt defteri üç hane veriyoruz, sanki bu 4 veya 5 hanelere çıkabileceğini hayal edememişiz gibi. Bazıları o zamanlar 80 sonrası tecrübelerin etkisi ile çok ilginçtir ki mesleki dernek üyesi olmak istemiyor, taa ki ileride dernek bir yerlere gelene kadar.

Aile Hekimleri Ankara Hastanesi'nde de var, uzak gelse de o kadar yakınız ki, dünya o zaman farklı sanki..Katılımlar başlıyor, yani Ankara'da iki eğitim hastanesinde serpilme başlıyor. Cep telefonu yok, e-posta, internet yok, mekan yok, imkanlar kısıtlı, kimlik kaygımız var, tek güzel şey kendi birlikteliğimiz ve ellerimizle kalbimizle yaratmaya çalışmamız. Geleceğimizi görmeye çalışıyoruz. Sonra Süleyman ile konuşuyoruz ve şu söz söyleniyor. "Bizim yapmamız gereken gelecekte ne olacağını görmek değil, Aile Hekimliğini seçenlerin öncüleri olarak kendi ve onların geleceğini yaratmaktır". Sonradan gördüm okurken. Küçük Prens'in yazarı Saint-Expiry bir cümlesi bu aslında....”Senin görevin geleceği görmek değildir ama mümkün kılmaktır!”. Bizler de bir avuç adam, bilirsiniz herkes fikir verir ama biri işi yapar, 3 kişiyi geçmez aslında çekirdek çalışan. Para zaman ve özel yaşamdan çok verildi. Ama güzeldi ya... Daha asistanken bakanlık sağlık projesi parası ile ICD-9 tercümelerini asistanlar olarak yaptık, 3-5 kazandılar arkadaşlar, bu aslında birlikte bir şey yapabilmek açısından bir ilk adımdı. Sonrası daha kolay oldu, insanlar geldi tanışmaya tanımaya başladık. Eşimle evlendik 19.7.1991'de, nikah sanırsın ki aile hekimliği konsey toplantısı :). Aslında ilk toplu fotoğraflarımız orada çekildi. Bazılarımız bıyıklı, bazılarımız incecik, saçlı vs. Mümtaz bunu 25. yıl anma toplantısında 2015 'e WONCA Avrupa Kongresi'nde ekrana getirdiğinde epey gülmüştü salon.

İhtisas bitti, tezlerimizi disket takarak çalışan çok şirin küçücük siyah ekranlı bir Apple makinada yazdık, excel de kendimiz istatistik yaptık, pie ve bar grafikler yapabildik, printerdan kendimiz bastık, çoğalttık. Bunlar şimdi normal geliyor ama o zaman yazdırırdın, elle çizerdin vs., şimdiki gibi değil. Yıl 1993, sınava girmeden bir gün önce ODTÜ Rektör yardımcısı aradı aile hekimi başvurdu buraya, sen zannettik, gelir misin buraya konuşalım dedi. Başhekim yeni ve beni tanıyor, Mehmet Tümer başvurmuş onlar da aile hekimi Mehmet deyince beni düşünmüşler. Gittim sınavdan önce. Bak oğlum iki Mehmet alalım, ama bana söz ver aile hekimliği burada önemli her şeyi yurt dışındaki gibi yap, tüm akademik aileler lojmanlarda, ayrıca çocuklar da geliyor, çocuk hasta da bakman lazım yapar mısın, her şeye bakabilir misin, burada sistem kurar mısın dediğinde kalbim duracaktı. ODTÜ benim gördüğüm en büyük desteği verdi biz aile hekimlerine arkadaşlar, sekreteryadan toplantıya, anlatamam o kadar sene dernek merkezi gibi, sorunlarımız olduğunda YÖK'e ulaşım dahil. İki Mehmet çok güzel çalıştık orada. Dernek iki çalıştay ve bir sürü toplantı yaptı orada, teşekkürler ODTÜ ve zamanın efsane rektörü Ural Akbulut, Bashekim Feza Korkusuz. Sevgili Zerrin Başer bu yolculukta iki tane yol ayrımı yarattı bana aslında. RCGP burs veriyor gider misin, Projedden Esra da gidecek dedi. Ben de bursa başvurdum, RCGP Exeter'de eğitici eğitimi aldım. Sonra o zaman başkan sanırım, 1998 Zerrin yine, bana Girit'te EGPRN diye bir toplantı var bizi temsilen gider misin dedi. Gidiş o gidiş, sonuna kadar. EGPRN'de iki dönem başkanlık, WONCA Avrupa'da 10 yıl yönetim kurulu üyeliği ve şimdi başkanlığı.

Doçentlik sınavı camia gelişimi için çok önemliydi, hele de ilk Doçentimiz Zeynep ve Süleyman ne heyecanlanmıştık, ama benimki de camia için kara bir günde çok önemliydi. İsmail Hamdi Kara ve ben yeni doçentlik kriterleri ile dosyamızı vermesek kodumuz kaldırılacaktı. Birçok branştan arkadaş yeni kriterlere takıldı, bizimkiler kriterleri sağladı. Bazı bölüm hocaları UAK etkilemişti ve bizim numaramızı kapatma yolundalardı. Zaten sizden kimse bu kriterlerle başvuramaz, sizi halk sağlığı altına alacağız dediler, kulaklarımızla duyduk Fusun Ruhi, sanırım Tunga ve ben. Kapatamadılar... Ama ilk seferde Doçentlikte çaktırdılar bizi, bizim tardımcı doçentlerimiz yıllarca emek verdi ama girmiyor buna karşıyız diye. Değerli insanlardı kızgındırlar. İkinci de geçtik:) Sonrasını biliyorsunuz, üç kez başkanlık defalarca ve senelerce Genel Sekreterlik... TAHUD hep vardı evliliğimizde taa başından. Yemeğe oturmazdık bazı arkadaşlarımızı dinlemekten. Handan için kolay değildi. Özveri çoktu bazen bazıları bunu anlamadı ve kırıcı olduysa da, sonradan anlaşıldı diye umuyorum.

Şimdi, taaaa Numune Başhekimi kapısında Süleyman'a söyleseydiler; bu Mehmet WONCA Avrupa başkanı olacak diye, ne o, ne ben ne de bir başkası hayal edebilirdi. Ama bizim bir prensibimiz oldu TAHUD'da başlarda, eğer üstüne gelen koşan bir atın önünde durursan sonun olablir, az geri çekil ve sırtına atla bir süre sonra sen şekillendirirsin gelecek yol planını. Öyle yaptık. Genç arkadaşlarım, bir şekilde planınız olsun, TAHUD için, meslek ve kendi yeriniz için. Planınıza gayretle uyun. Çünkü arzu etmekle o hedefe ulaşabilmek arasında fark var. Bir planın yoksa ona sadece arzu derler.

Bugün TAHUD bir marka yurt dışında, hepimiz için önemli bu. Ben, 30. yıl olduğuna inanamıyorum, insallah 50'si de 100'ü de olacaktır yeterki siz inanın ve bir planınız olsun. TAHUD geçmişimden kaynaklanan dostlarımın hepsiye gurur duyuyorum, hepsini seviyorum.

Prof. Dr. Mehmet Ungan

 

“Yaşam hep bir hikayenin ya da hikayelerin bir yönden diğer yöne değişimini içermez mi? Hikayenin kahramanlarının da rollerini o gün için algıladıkları düzlemden yaşama yansıtmalarından ibaret değil midir?

Tıp fakültesi yıllarında branş rotasyonlarımı yaparken hem çocuk hastalıkları, hem kadın doğum, hem dahiliye, hem cerrahi ve hatta diğer branşları da sevdiğimi fark ettiğimde keşke bunların hepsinin olduğu bir ihtisas olsa hayalini kumuştum. Bu yolculuğa çıkan çok sevgili dostlarımla birlikte Türkiye’nin ilk aile hekimliği uzmanları olduk. Mesleğimizi en iyi şeklide yapabilmenin, gelişimin ve en önemlisi öncüler olarak meslek tanıtımını doru yapabilmenin çarelerini ararken bir gün çok sevgili arkadaşım Sedef Kaynarken’ın Ankara Anıttepe’de evinde derneğimizi kurduk.

İhtisas sırasında Cerrahi hocamız Seçkin Sarı bize ‘siz deve misiniz kuş mu size neyi ne kadar öğreteceğiz?’ sorusunu yönelttiğinde hepimiz Aile Hekimliği Uzmanı ne bilir, ne uygular, sorumluluk alanları nelerdir araştırmalarına odaklandık, güzel, eğlenceli ve farklı bakış açılarını sentezlemeye çalıştığımız günlerdi.

Dernek faaliyetlerimize WONCA ile tanışmakla başladık. İlk acemilik kongremizde neredeyse son anda bütçe açığı vermekten kurtulduk. Pek çok farklı ülke deneyimini meslektaşlarımıza yansıtırken Sağlık Bakanlığı, meslek örgütleri ve ilgili alanlarda savunuculuk çalışmaları yürüttük. Bugün artık tıp fakültelerinde akademik çalışmaları yürüten, bu yolculuğun yeni kahramanlarına örnek ve öncü olan değerli hocalarımızla mesleğimizin hakkını vererek devam eden bu yolculuğun başlangıcında bir parçası olmaktan gurur duyuyorum.”

Dr. Zerrin Başer

 

“Aile hekimliğinin henüz emeklemekte olduğu zamanlardı. Kimsenin nasıl kullanılacağını anlamadığı bir grup uzman hekim olarak, dünyanın iyi örneklerini sağlık sistemini yöneten ve planlayanlara tanıtmaya, optimum sistemin kurulması için doğru adımları tanımlamaya çalışırdık. Yaygın aile hekimliğine geçiş sürecinde TAHUD’un bilgi ve deneyiminden faydalanılması için çaba harcadığımız bir dönemdi benim görev aldığım zaman. Bilimsel ve siyasi bakış açılarının paralel olmayabileceğini gördüğümüz, karamsarlığa düşmeden etkimizi artırmaya çalıştığımız, bir yandan da yeni başlayan akademik varlığımızı güçlendirmek için uluslararası bağlantılar kurduğumuz, heyecanlı zamanlardı. Geçen 30 yılda başkanlık yapmış yedi kişiden biri olmak büyük bir onur benim için. Nice yıllara TAHUD!”

Dr. T. Tunga Tüzer

 

“TAHUD ile ilk tanışmam 1. Ulusal Aile Hekimliği kongresinde oldu. Daha o zaman Türkiye adını almamıştı. Aile Hekimliği İhtisasını kazanmış ama henüz kayıt yaptırmamış biri olarak kafamdaki acaba bunlar ne yapıyor sorusuyla gitmiştim. İnsan bir bütündür parçalara ayrılamaz düşüncemin desteklendiğini görünce artık bütün her şeyin Aile Hekimliği için olması gerektiğine karar verdim ve derneğe üye olmakla 12 yıllık maceram başladı. 12 yıllık bu süreçte 2 dönem yönetim kurulu üyeliği 2 dönem saymanlık ve 2 dönem başkanlık yapma şansına eriştim. Bu süreç içerisinde hepsi ile olmasa da kurucu üyelerin bir kısmıyla da çalışma fırsatı bulduğum için de kendimi şanslı hissediyorum. Başkanlık dönemimde hem zorlu süreçlerden geçtik hem de güzel gelişmeler yaşadık. Bu süreçte fedakarlıklarını esirgemeyen birlikte çalıştığım yönetim kurulu üyelerine ve en başta da Aile Hekimliği camiasına çok teşekkür ederim. TAHUD her zaman bir adım önde giden vizyonu geniş bir kuruluş. Ben 25 yıldır dernek üyesiyim. 30 yıl dile kolay. 30. Yılın kutlu olsun TAHUD. Nice yıllara.”

Prof. Dr. Ayşe Çaylan

 

“1990 yılında genç bir tıp disiplininin genç bir akademik birimi olarak kurulan Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği, geride bıraktığı 30 yıla çok büyük işler sığdıran deneyimli bir kurum haline gelmiştir. Bir yandan üyelerinin özlük haklarının korunması ve geliştirilmesini, öte yandan ise bir disiplin ve tıp uzmanlık alanı olarak aile hekimliğinin ülkemizdeki gelişimini hedefleyerek yola çıkan Derneğimiz bugün ulusal ve uluslararası aile hekimliği topluluğunda çok güçlü ve saygın bir yer edinmiş durumdadır.

Geride bıraktığımız 30 yılda acılarımız, sevinçlerimiz oldu; umutsuzluklar, düş kırıklıkları yaşadık, yeri geldi heyecanlandık. Genç yaşta aramızdan ayrılan arkadaşlarımıza üzüldük. Çalıştık, çabaladık, öğrendik, öğrettik; aile hekimliğini ve Derneğimizi bugüne taşıdık. Bu gelişmeye bir parça da olsa katkım olduysa ne mutlu bana!

Bugün üç kuşak aile hekimliği uzmanları bir arada geniş bir aileyiz. Bayrağı teslim alan genç meslektaşlarımızın Derneğimizi daha ilerilere taşıyacağına ve disiplinimizi ana akım tıp disiplini içinde daha etkili konumlara getireceğine inancım tamdır.

Bu vesileyle TAHUD’u bugünlere taşıyan üyelerimize ve meslektaşlarımıza teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.”

Prof. Dr. Okay Başak

 

“Günü ve ayı hatırlamıyorum, zihnimin derinliklerinde kalmış ama Süleyman (Görpelioğlu) Hocamın telefonla (muhtemelen sabit telefon ile) kişileri birer birer arayarak “Lütfen gelin, yoksa 17 kişi olmayacak ve Derneği kuramayacağız” dediğini ve Maltepe’deki bir apartman dairesine gittiğimi hatırlıyorum. Gerçi ben 12’ler (derneğimizin kurucusu 12 kişi: Süleyman Görpelioğlu, Füsun Ruhi Korkut Ersoy, Ali Cerrahoğlu, Mehmet Ali Özkan, M. Emin Polat, Nevzat Ereser, Mustafa Atalay, Zerrin Başer, Osman Nuri Şentürk, Handan Özmumcu Ungan, Songül Acar Vaizoğlu, Mehmet Ungan) arasında yokum ama demek ki bir şekilde sürece dahil olmuşum.

Hafızası benden daha iyi olan dostlarım, Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği’nin (TAHUD) kuruluş tarihini 22 Haziran 1990 diye belirttiklerine göre demek ki asistanlığımın 19. ayında ve Ankara Numune Hastanesi Pediyatri Polikliniğindeydim. Uzmanlık eğitimi almaya başlayan dördüncü jenerasyona ait olduğum düşünülürse disiplinin yolculuğunun tanıklarından biri sayılırım.

Aradan geçen 30 yıl hem çok uzun hem çok kısa ve duygu yüklü. Hem de 150 kelimeye sığmayacak kadar yoğun duygular. Sanırım çoğumuzun o döneme ait acı-tatlı birçok hatırası var. Çekilen zorluklar, ispat edilmeye çalışılan bir kimlik, doğru yolu bulmak için verilen mücadele, her şeyden öte birbirini gözeten, seven, sayan, koruyan bir avuç aile hekimliği asistanı ve uzmanı.

16 Temmuz 1993 tarihinde YÖK’ün anabilim dalları kuruluş kararı, yine aynı yıl 25-27 Kasım tarihlerinde İstanbul’da Birinci Ulusal Aile Hekimliği Kongresinin yapılması, Sağlık Bakanlığı Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü’nde ülkemizin aile hekimliği geleceğinin kurulma çabaları aslında 2-3 yıllık bir sürede bu bir avuç kahramanın vizyonunu göstermeye yeterli.

Bugün geldiğimiz nokta, Türk aile hekimliği disiplininin ve uygulamalarının Avrupa başta olmak üzere dünyada tanınır ve saygın bir konuma ulaşmayı başarmış olması ise bunda disiplinin fedakâr temsilcilerinin emeği çok büyük. Günümüzde 79 anabilim dalı, 35 Eğitim-Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Kliniği, 56 profesör, 56 doçent, 71 doktor öğretim üyesi, 20 başasistan, 10 eğitim görevlisi, binlerce uzman ve yüzlerce ve hatta binlerce asistan sayılarına ulaşmış durumda. Elbette sadece sayısal değil niteliksel olarak da hep daha iyiye ulaşma çabası devam etmekte. Türk toplumuna aile hekiminin kim olduğunu ve aile hekimliğinin ne olduğunu yıllarca bıkıp usanmadan anlatma aşamasından WONCA Avrupa başkanlığını yürütme noktasına gelinirken ülkemizi yurtiçi ve yurtdışında başarı ile temsil eden ve sahada ideal birinci basamak uygulamalarının canlı örneği olan meslektaşlarıma teşekkürü borç bilirim.

Ne mutlu bana ki bu çok özel camianın uzmanlık derneğinin başkanı olma şerefine nail oldum. Ömrümüz vefa ederse 40., 50. yılları da sevinç ve mutlulukla kutlamak dileğiyle nice güzel yıllara…”

Prof. Dr. Esra Saatçı

 

 
 

This article was published under the category Dernekten Haberler on 19/06/2020 12:00.